top of page
Furkan Ünal

Nereye Kadar Daha Hızlı ve Daha Fazla Moda?

Üretim ve tüketim zincirlerinin dünyanın dört bir yanını sarması ile günümüzde alışveriş yapmak kolaylaşmıştır. Daha hızlı ve uygun fiyatlı hali ile kolaylıkla yapılabilir olmuştur. Dünya'nın ortak bir pazara dönüşmesi ile tüketiciler istedikleri ürünleri en uygun şekilde elde edebilmektedir. İnternete erişimin yaygınlaşması ile alışveriş sanal ortama taşınmış ve bu sayede daha önce hiç olmadığı kadar hızlı ve uygun fiyatlı olmuştur. Örneğin 1950'lerde ABD’de bir tüketici ortalama kalitede hazır bir kıyafet için yaklaşık 9 dolar (günümüzde 72 dolara denk düşüyor) harcamak durumundayken bugün başka bir tüketici yine benzer kalitede bir kıyafeti 12 dolara edinebilmektedir.


Peki nasıl bu tekstil endüstrisi bedele dahil olan materyal, işgücü ve tedarik maliyetine rağmen fiyatları bu kadar düşük seviyede tutulabilmektedir? İşte bu sorunun cevabı için '’Fast Fashion’' kavramını anlamak gerekmektedir.


Fast Fashion, birebir çevirisiyle hızlı modaya denk gelmektedir. Dünya çapında üretim ve tüketim zincirleri kuran ve bölgesel üreticiler ile anlaşan markalar kâr maksimizasyonuna dayalı işbirlikleri yapmaktadırlar. Büyük ölçekli ve düşük maliyetli üretim yapan markalar kendilerine yeni bir iş modeli oluşturmuşlardır. Hızlı moda kavramı sorumlu üretim ve tüketim ağına dahil olmayan markalar tarafından tercih edilmektedir. İlgili markalar bölgesel üreticiler aracılığı ile üretim yaptıkları ülkelerdeki gevşek iş kanunlarını istismar ederek, çocuk işçilikten ve düşük ücretli işgücünden yararlanmaktadır.

Fast Fashion maliyeti düşürmek adına üretim sürecinde çevre dostu olmaya dikkat etmemektedirler. Kullanılan materyallerin ekolojik açıdan zarar oluşturup oluşturmayacağı hiç umursanmamaktadır. Şirketlerin çevre dostu üretim yapma sorumluluğu görmezden gelinmektedir.


Aynı zamanda şeffaf olmayan üretim anlayışı nedeni ile hızlı moda endüstrisinin çevresel etkisi tam olarak ölçülememekte ve denetlenememektedir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki tekstil endüstrisinin, yoğun kaynak tüketimini esas alan iş yapma modeli ile aşırı su tüketimine yol açtığı ve yalnızca polyester tekstil ürünleri ile bile yılda 706 milyon tonluk sera gazı salınımı ortaya çıkmaktadır. Ek olarak, hızlı moda devleri aşırı üretimler nedeni ile envanterlerine sığdıramadıkları yeni ürünlere yer açmak için, ellerinde kalan tonlarca modası geçmiş ürünü yakarak imha etmektedirler. Zaten yüksek olan sera gazı emisyonları iyice artmakta ve sektörün çevresel etkileri daha da tehlikeli boyutlara ulaşır. Bütün bunlar sürekli, daha fazla ve daha hızlı üretim için yapılmaktadır. Tüm bu yüksek sosyal ve ekolojik maliyetler sonucunda hızlı moda, tüketicilere kısa ömürlü, ucuz, yeni ve hızlı ürünler sunulabilmektedir.


Hızlı moda ile ne pahasına olursa olsun daha fazla üretim modeline denk düşecek şekilde, dünya çapında reklam kampanyalarıyla sınırsız tüketim teşvik edilmektedir. Özellikle, sosyal medya bu tüketimi teşvik eden reklam kampanyalarının odağı haline gelmiştir. Sosyal medyanın görselliği ön plana alan, sürekli akış içindeki yapısı ilgi odağı olarak kalabilmeleri için kullanıcılarını daha hızlı bir şekilde daha fazla tüketmeye itmektedir. Örneğin, 2017'de 18-25 yaşları arasında gençlerle yapılan bir araştırmada katılımcıların %41'inin toplumsal hayata her karıştıklarında yeni bir kıyafet içinde görünmek zorunluluğunu hissettiği belirlenmiştir. 2019 yılında yapılan başka bir araştırmaya göre, Britanya halkının, yalnızca bir yaz döneminde giyecekleri ürünler için 2.9 milyar pounda kadar harcama yaptığı ortaya çıkmıştır. Moda diye geçen ve sürekli olarak değişim gösteren yeni ürünler satışa sunulmaktadır. Hızlı şekilde değişen moda anlayışı ile birçok ürün satışa çıkmaktadır. Durum böyleyken de birçok hızlı moda anlayışı içinde olan tekstil devi konumunda bulunan şirketler daha çok ürünü moda haline getirmek için sosyal medya fenomenleri ile çalışmaktadırlar.


Bütün bu yönleri ile ‘’Fast Fashion’’ kavramı sosyal ve çevresel faydayı gözeten sorumlu üretim ve tüketim ağlarının, yaşamı iyileştirme amacındaki sürdürülebilirlik misyonu ile çatışmaktadır. Hızlı moda anlayışı ile sürdürülebilirlik hedeflerine zarar görmektedir. Sosyal ve çevresel sorunların gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkması ve insanların hayatını daha yakından etkilemesi ile hızlı moda anlayışı içinde olan markalar tüketicilerini kaybetmeye başlamışlardır. Her geçen gün sosyal ve çevresel problemlerin tehlikeli sonuçları ile daha da yakından yüzleşen tüketiciler; doğaya duyarlı, iş gücüne saygılı ve sürdürülebilir bir iş yapma modelinin moda dünyasında güç kazanmasını istemektedirler. Tüketiciler bu yüzden sürdürülebilirlik misyonu ile hareket eden moda markalarını tercih etmeye başlamışlardır. Örneğin, 2015 yılında yapılan bir araştırmada tüketicilerin %66’sının toplumsal ve ekolojik duyarlılığı ön plana çıkaran şirketlerin ürünleri ve servisleri için ekstra bedel ödemeye hazır durumda olduğunu ortaya çıkarmıştır. Her geçen gün bu değişim süreci hızlanacak ve hızlı moda anlayışı içinde çalışan tekstil devlerinin kar maksimizasyonu odaklı, büyük ölçekli ve düşük maliyetli iş yapma modeli, sorumlu tüketici profili ile birlikte, değişmek zorunda kalacaktır. Aksi takdirde bu markalar piyasadaki rekabet gücünü kaybetmeye başlayacak, satış yapamayacak hale geleceklerdir.



Yazar:

Furkan Ünal


Kaynakça:


Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page