Avrupa Birliği’nin Eko-Etiket uygulaması, tüketicilerin ürün ve hizmetleri ayırt edebilmelerine yardımcı olmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Uygulama, tüketicinin, bir ürünün veya hizmetin nerede, ne zaman, hangi koşullarda üretildiğini anlayabilmesini sağlamaktadır. Ürünün kullanım performansı ve hatta kullanım sonrası bertarafını veya yeniden kullanımını içine alan döngüyü kamuya açıklamaktadır.
Eko-Etiket kavramı, Avrupa Çevre Yılı ilan edilen 1987’de Avrupa komisyonu tarafından tartışılmaya başlanmıştır. 1992 yılında tüzüğe girip yasallaşan “Eco Label” sistemi 2000 yılında zenginleşip, 2009’da şu anki halini almıştır. 2011 yılı sonu itibariyle 1300’ün üzerinde lisans verilmiştir. 17.000’den fazla ürün üzerinde Eco Label etiketi bulunduğu açıklanmıştır. Eko-Etiket, AB bünyesindeki; Çevre Eylem Programı, Enerji Tüketen Ürünlerde Eko Tasarımı, Sürdürülebilir Kalkınma Stratejileri ile uyumluluk sağlamaktadır. Eko-Etiket’in yararları, Avrupa’da ürünlerini satmak isteyen birçok üreticinin dikkatini çekmiştir.
Uygulama gönüllülük esasına dayandığından ticari engellerle karşılaşılmamaktadır. Birçok üretici, uygulamanın rekabet ortamı için bir çıkış yolu yarattığını ve avantajlar sağladığı fark etmiştir. Ayrıca GPP (Yeşil Satın Alma Kriterleri) uygulamaları nedeniyle Eko-Etiket kriterleri ihale şartnamelerinde de yer almaya başlamıştır. Etiketi, bağımsız bir organ olan Avrupa Birliği Eko-Etiket Kurulu, ekolojik ve üretimin tüm aşamalarını göz önünde bulundurarak vermektedir. Aşamaların belirlenmesinde hammadde seçiminden, imalata, dağıtımına, tüketimine ve kullanımı bittiğinde geri dönüşümünün sağlanmasına kadar olan bütün evreler dikkate alınmaktadır.
Eko-Etiket neden gereklidir?
Şeffaflık, üretim, ticaret ve iş yapma biçimlerine yön vermeye başlamıştır. Ürünlerin nasıl, nerede, hangi koşullarda üretildiği ve üretim sonrası ulaşımdan geri dönüşüm aşamasına kadar ki süreç tüketicilerin ilgisini çekmektedir. Bu sebeple ürünlerin tüm yaşam döngüsünün, güvenilir, net veriler ve standartlarla izlenmesini zorunlu hale gelmeye başlamıştır. Ancak Eko-Etiket uygulaması zorunluğun getirdiği süreçlerin ötesine geçmektedir. Sürdürülebilir şirketler Eko-Etiket’i giderek iş yapış şekli olarak benimsenmekte ve ticari faaliyetin temel unsurlarından biri haline getirmektedir. Sürdürülebilir bir şirketin küresel ölçekte iş yapabilmesi için temel noktalar olan Risk Yönetimi, Pazar ağına ulaşım, itibar ve yatırım yapılabilirlik Eko-Etiket uygulaması ile paralellik göstermektedir. Eko-Etiket, ESG mantığı ile düşünen şirketler için, risk azaltımı, fırsatları çoğaltma, pazarlarda süreklilik ve yeni pazarlara giriş için anahtarlardan biridir.
Büyük, uluslararası iş dünyası risk analizi araştırmalarında, toplumsal ve ekonomik risklerin arasında, İklim Değişikliği de bulunmaktadır. Su, hammadde kısıtları, ormansızlaşma, ekosistem ve biyolojik çeşitlilik sorunları şirketler toplum adına büyük bir risk barındırmaktadır .
Gıdadan enerjiye, ambalajlamadan turizme kadar bir çok başlıkta uygulanan Eko-Etiket, risk yönetiminde son derece önemlidir. Eko-Etiket, şirketlerin çalıştıkları alanda, iş modellerini geliştirmelerinde önemli araçlar biridir. Üretim süreçlerindeki problemler, hammadde tercihlerindeki hatalar, lojistik uygulamalarındaki yanlış kararlar hakkında alınan önlemler, şirketleri orta ve uzun vadede önemli avantajlar sağlamaktadır. Eko-Etiket uygulaması sayesinde, şirketlerin üretim, pazarlama, lojistik, insan kaynakları, tedarik zinciri gibi tüm alanlarının detaylıca incelenebilmektedir. Süreçlerin, iyileştirme ve geliştirilmesi inovatif artışlar sağlayacaktır.
Eko-Etiket, bir ürünün tüm yaşam döngüsünü, hammadde üreticilerinden en ufak tedarikçiye kadar uzanan çevresel ve sosyal etkilerin izlenmesi sebebi ile pozitif katkı sağlamaktadır. Eko-Etiket, verimlilik ve maliyet yönetiminde sadece şirketlerin kendi içlerinde değil, ilişkide bulunduğu, dokunduğu tüm noktalara yönelik bir etkiye sahiptir.
Eko-Etiket, ulusal ve uluslararası yatırımcıların şirketlere olan ilgisini de arttırmaktadır. Yatırımcıların yatırım yapma kararlarını belirleyen en temel öğeler, kâr artışının yanı sıra çevresel ve sosyal risklerdir.
Geçtiğimiz yıllarda, küresel ölçekte, şirketlerin, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliklerini nasıl yönettiklerini ölçen Borsa Endeksleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
FTSE4Good, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi (DJSI) Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi gibi endeksler faaliyete geçerek, halka açık şirketlerin çevresel ve sosyal risklerini nasıl yönettiklerini, sürdürülebilirlik çalışmalarında nasıl bir yol izlediklerini açıklamalarını sağlamıştır. Endeksler konusunda yapılan çalışmalar, üst sıralarda yer alan şirketlerin çevre yönetim sistemlerinde ve çevresel ürün etiketlemede yani Eko-Etiket konusunda önemli yol almış kurumlar olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.
Yazar:
Çağın Ergün
Kaynak:
https://maviyesilkalite.com/haberler/ab-cevre-etiketi-eko-etiket/
https://www.skdturkiye.org/ekoetiketrehberi.pdf
https://www.ecogloballabel.org/eko-etiket-nedir.html
https://sustainablefuture.com.tr/cevre-etiketi
https://www.products.pcc.eu/tr/blog/eko-etiketler-nedir-ve-bunlari-nasil-yorumluyorsunuz/
https://www.ekoetiket.com/ekoetiket/eko-etiket-nedir/
https://www.ekolojik.com/duyuru/eko-etiket-nedir/6/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/704401